Parti mücadelesinin ateşi, Hollywood'a kadar ulaştı: Trump'ın tarife politikası arkasındaki parti mücadelesi, kripto dünyasını da etkiledi.
Parti mücadelesi yeniden alevleniyor, Trump Amerika'nın Hollywood filmlerine %100 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Trump, Amerika'nın ulusal güvenliğinin bir kez daha tehdit altında olduğunu savunuyor ve bu sefer tehdit kaynağının film olduğunu, yurt dışından gelen o filmler olduğunu belirtiyor. 5 Mayıs'ta, Trump, Ticaret Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilcisi'ne, yurtdışında üretilen ve ABD'ye giren tüm filmler için %100 gümrük vergisi uygulama sürecini derhal başlatma yetkisi verdi. Bu haber, adeta bir bombanın patlaması gibi, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Zira, ABD film pazarı her zaman Hollywood filmleri tarafından sıkı bir şekilde kontrol altında tutuluyordu; bilet satışlarının %90'ı Hollywood'un cebine girerken, diğer "yabancı filmler" ABD pazarında yalnızca birkaç kuruş alabiliyordu. Ancak, Hollywood filmleri diğer ülkelerde büyük bir üstünlük sağlıyor; dünya genelinde gişe hasılatının %56'sı Hollywood filmleri tarafından elde ediliyor, bu da dünya genelindeki tüm ülkelerin gişe hasılatının %56'sı demek! Dünya sinema tarihinin en yüksek 50 gişe hasılatı arasında, Amerikan filmleri 49 koltuğu kaplıyor ve bu oran %98'e kadar çıkıyor; tek istisna ise Çin animasyon filmi "Ne Zha'nın Denizlerdeki Kaosu". Bu veriler, Amerikan filmlerinin dünya genelinde mutlak bir avantaja sahip olduğunu ve uzun zamandır Amerikan kültürünün yayılmasının önemli bir aracı olduğunu, Amerikan yumuşak gücünün önemli bir destekleyeni olduğunu açıkça gösteriyor. Amerikan filmlerinin etkisi göz ardı edilemez; bu etkiyi oluşturmak için özel bir çaba sarf etmeye gerek yoktur. Bir kişi, küçük yaşlardan itibaren Amerikan filmleri izleyerek büyüdüğünde, Amerika’ya karşı olumsuz hisler beslemesi oldukça zordur. Eğer Amerikan filmleri, küçük detaylarla Amerika’nın büyüklüğünü ve iyiliğini ustaca vurguluyorsa, bu da etkisini kat kat artırır. Ancak Trump, Amerika’ya giren tüm yabancı yapımlara %100 gümrük vergisi koyarsa, diğer ülkelerin de karşılık olarak Amerikan filmlerine %100 gümrük vergisi koymasından korkmuyor mu? Böyle bir karşılıklı vergilendirme olursa, Amerika büyük bir kayba uğrayabilir. Bilmek gerekir ki, sinema gişe hasılatı hizmet ticareti alanına aittir, Amerika bu alanda dünya çapında en büyük cari fazla veren ülkedir. Microsoft, Apple, Google gibi teknoloji devleri ve çeşitli fikri mülkiyet, her yıl Amerika'ya büyük kârlar kazandırmaktadır. Bir kez hizmet ticaretine gümrük vergisi uygulanması için bir örnek oluşturulursa, Amerika kesinlikle ağır kayıplar yaşayacaktır. Bu, kripto dünyası gibidir; piyasa kuralları bir kez ihlal edilirse, tüm tarafların menfaatleri ciddi şekilde etkilenecek ve piyasa düzeni karmaşaya sürüklenecektir. Bu nedenle, yabancı filmlere gümrük vergisi uygulamak, Amerika için şüphesiz süper kötü bir seçimdir ve açıkça Amerika'nın çıkarlarına ciddi şekilde zarar vermektedir. Peki, Trump neden böyle bir şey yapıyor? Hemen sonuç çıkarmayın, çünkü Trump'ın zarar vermek istediği Amerika'nın çıkarları bundan çok daha fazlasıdır. Dikkat edin, haber ifadesi tüm yabancı filmlere %100 gümrük vergisi uygulanmadığı anlamına gelmiyor, aksine "yurt dışında üretilen ve Amerika'ya giren filmler" için %100 gümrük vergisi uygulanıyor, vurgu "yurt dışında üretilen" kısmında, sadece "yurt dışı" kısmında değil. Bu, ABD Hollywood filmlerinin, eğer yurt dışında üretilmişse, %100 gümrük vergisi ödemesi gerektiği anlamına mı geliyor? Evet, Trump'ın düşündüğü tam olarak bu. Amerika'nın Hollywood filmlerinin, Amerika'nın bilet gelirlerinin %90'ını tek başına kazandığını çok iyi biliyor, geriye kalan %10'luk bilet gelirine gümrük vergisi uygulamanın pek bir anlamı yok. Bu yüzden, %100 gümrük vergisi uygulama hedefi belirli bir yabancı ülke değil, Amerika'nın kendi Hollywood filmleri; amacı, Hollywood filmlerini köşeye sıkıştırmak. Maliyetleri düşürmek ve vergi teşviklerinden yararlanmak için, Amerikan filmlerinin yapım maliyetlerinin %70'i Amerika Birleşik Devletleri dışında, özellikle İngiltere, Avustralya ve Kanada başta olmak üzere Beş Göz İttifakı'nın diğer Dört Göz ülkelerinde harcanmaktadır. Trump'ın politikasına göre, tüm Hollywood filmleri, Hollywood filmi olup olmadıklarına bakılmaksızın yüzde 100 tarifelere tabi olarak "Amerika Birleşik Devletleri'ne yurtdışında yapılan filmler" olarak sınıflandırılacaktı. ABD'de çekim maliyetinin en fazla yüzde 30'u vergiden muaftır, ancak kalan yüzde 70'ten kaçış yapılamaz. Bu, Trump'ın yanlış hedef alması değil, bilerek yaptığı bir eylem. Trump sosyal medyada açıkça şunları söyledi: "Diğer ülkeler, çeşitli teşviklerle 'Amerikalı film yapımcılarını ve stüdyolarını Amerika'dan çekiyorlar'. Bu nedenle Hollywood 'büyük bir darbe aldı', Amerikan sinema endüstrisi 'hızla çöküyor' ve bu durum Amerika için 'ulusal güvenlik tehdidi' oluşturuyor." Bu ifade, bu gümrük politikasını belirlemedeki amacını açıkça ortaya koyuyor, yani Amerikan Hollywood filmlerine yönelik olduğu, kesinlikle yanlış hedef almadığı. Amerikan Hollywood filmleri, çekim ve üretimi Asya, Afrika ve Latin Amerika bölgelerine kaydırmadı; çoğu prodüksiyon İngiltere, Avustralya ve Kanada bölgelerinde yapılıyor. Bu bölgelerdeki yaşam ve maaş seviyeleri Amerika ile aynı seviyede değil; Hollywood'un burada film çekmeyi tercih etmesinin ana nedeni, politik avantajlardan yararlanabilmeleridir. Bu bölgeler avantajlar sunmaya istekli, çünkü sundukları avantajlar sonrasında hâlâ kâr elde edebiliyorlar. Başka bir deyişle, Trump, İngiltere, Avustralya ve Kanada ile aynı avantajları sunmaya istekli olduğu sürece, Hollywood'un prodüksiyonlarını Amerika'ya geri çekebilir; yatırım ve istihdam da geri dönecektir. Neden %100 gümrük vergisi gibi Amerika'nın çıkarlarına ciddi şekilde zarar veren bir yöntem seçilsin ki? Aslında, Trump bunu yaparken Hollywood'un yapımını Amerika'ya geri getirmek istemiyor, tamamen Hollywood'u hedef alıyor. Hollywood nedir? Amerika'nın aşırı solun ana kalesidir, içindeki herkes neredeyse katı birer Demokrat'tır ve Trump'ın en büyük düşmanıdır. Hollywood'un çıkarları belki Amerika'nın çıkarlarıdır, ama kesinlikle Trump'ın çıkarları değildir. Ayrıca, Hollywood Kaliforniya'da bulunuyor, bu da Amerika'nın en derin mavi eyaleti, Demokrat Parti'nin demir oy deposu ve Amerika'nın Trump'a en çok karşı çıkan yeri. Bu sefer Trump gümrük savaşı başlattığında, Kaliforniya sadece karşı çıkmakla kalmadı, aynı zamanda Amerika genelinde karşı çıkanların başını çekti. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom bir röportajda açıkça "Kaliforniya Amerika Birleşik Devletleri değildir" diyerek, değerlerinin mevcut Beyaz Saray sahibinden tamamen farklı olduğunu vurguladı. Kaliforniya, gümrük politikası konusunda ABD federal hükümetine dava açarak, gümrük politikasını kötüye kullandığını ve yasadışı olduğunu iddia etti. Ayrıca, Kaliforniya, "eşit gümrük vergisi" ile karşılaşan ülkeleri, karşı tedbir alırken Kaliforniya ürünlerine muafiyet tanımaya çağırarak, Kaliforniya ekonomisine olan etkisini azaltmayı önerdi ve Çin de dahil olmak üzere tüm ticaret ortaklarına "kapılarını açma" vurgusu yaptı. Küresel ticaretin sıfır toplamlı bir oyun olmadığını, karşılıklı bağımlılık olduğunu düşündüğünü belirtti. Kısacası, Kaliforniya, Trump'ın gümrük politikalarına karşı güçlü bir şekilde çıkıyor ve emirleri kabul etmiyor! Kaliforniya bunu yaparken sadece kendi çıkarlarıyla ilgili olduğu için değil, aynı zamanda Demokrat Parti'ye yarar sağladığı ve Cumhuriyetçi Parti'ye zarar verdiği için yapıyor. Kaliforniya burada bir parti mücadelesi yürütüyor ve kritik konularda Trump'ın ayaklarını kaydırmaya çalışıyor. Doğru ya da yanlış, Trump'ın savunduğu her şeye karşı çıkıyorlar, hele ki Trump'ın bu seferki tavrı gerçekten Kaliforniya'nın çıkarlarına ciddi şekilde zarar verdi. Kaliforniya böyle davrandığı için, Trump doğal olarak kibar olmayacak, bu sadece partizan bir anlaşmazlık, kim istemez ki? Kaliforniya'daki Hollywood, her yıl Kaliforniya'ya çok fazla kar getiriyor ve çekim ve prodüksiyon maliyetlerinin %70'i de Amerika Birleşik Devletleri dışındaki Birleşik Krallık, Avustralya ve Kanada'ya yerleştiriliyor. Trump doğrudan% 100 tarife bayrağını kaldırdı ve resmi sebep hala Amerikan filmlerini "korumak" gibi görünüyor. Ancak bu hamlenin sonucu kaçınılmaz olarak Amerikan Hollywood filmlerini sert bir şekilde vurmak olacak ve Kaliforniya ekonomisi ve Amerikan ekonomisi de ciddi şekilde zarar görecektir. Sonuçta, dünya genelindeki sinema gişelerinin %56'sı Amerikan Hollywood'undan gelmektedir; diğer ülkeler kendi film gişelerini katkıda bulunsa da, sadece Amerikan film gişesinden küçük bir pay alabilmektedirler. Eğer bu durum sarsılır ve hedef alınırsa, Hollywood ağır bir kayıp yaşayacaktır. Hollywood'un %70'lik yapımını yurt dışında gerçekleştirmesine rağmen, bu yapımların çoğu İngiltere, Avustralya ve Kanada bölgelerinde yer almaktadır; bu da Amerika'nın müttefiklerini çekmesi açısından faydalıdır. Ayrıca, Hollywood tüm karı Amerika'ya geri getiriyor; kar Amerika'da kaldığı sürece, bu Amerika ekonomisine yardımcı olur ve döngüye girdiğinde tüm ekonomi canlanır. İlk fayda sağlayan kesinlikle Kaliforniya'dır, fakat Kaliforniya ve Amerika bir bütün olduğu için, Kaliforniya'nın yararları yavaş yavaş Amerika'nın dört bir yanına, kırmızı boyunların bulunduğu paslı eyaletlere kadar yayılacaktır. Film, Amerika'nın güçlü bir sektörü ve yüksek kâr marjlarına sahip bir sektördür, ayrıca Amerika'nın mevcut yaşam standartlarını destekleyen önemli bir direklerden biridir. Bu nedenle, Trump'ın filmlere %100 gümrük vergisi getirme politikası, ne Amerika'nın çıkarları ne de Amerikan filmleri içindir; tamamen parti çatışması içindir, sadece Kaliforniya'ya bir ders vermek ve Kaliforniya ile Demokratları korkutmak için gösteriş yapmak içindir. Bu politikanın bir emsal oluşturmasıyla birlikte, ABD'nin genel hizmet ticareti fazlası etkilenebilir, diğer ülkeler tarafından hedefli gümrük vergileri uygulanabilir ve Trump bunu umursamıyor. Çünkü ABD'nin neredeyse tüm hizmet ticareti fazlası, Demokrat Parti'ye yakın olan işletmeler tarafından kazanılıyor, bu alan doğal olarak derin mavi. Yani, kaybetmek ya da kazanç sağlamak Trump'la ilgili değil, hatta kaybetmek daha iyi. Hollywood son yıllarda yavaş yavaş çürüyüp çöküyor, film kalitesi her yıl daha da kötüleşiyor, egemenliği tehlikede. Trump tekrar böyle bir hamle yaparsa, Hollywood'un film kalitesi doğrudan çökebilir. Trump'ın hedefi haline geldiği için bu işin sonu gelmeyecek, Hollywood'un bir bedel ödemeden bu meseleyi yatıştırması mümkün değil. Üretim maliyetlerinin artması veya kârların düşmesi, zaten kötü bir durumda olan Hollywood için durumu daha da kötüleştiriyor, iyi eserler çıkarmak da daha zor hale geliyor. Hollywood'un küresel kültürel egemenliğini sarsmak için Çin, son yıllarda sayısız yöntem denedi. 2025 yılında "Ne Zha'nın Şeytani Çocuğu Denizleri Karıştırması" piyasaya sürüldüğünde, ancak o zaman kısmen bir karşı saldırı yapabilmişti. Ancak Trump'ın bu hamlesi, doğrudan Hollywood'un altını oydu ve Hollywood'a olan etkisi, "Ne Zha'nın Şeytani Çocuğu Denizleri Karıştırması"ndan on kat, yüzyüz kat daha fazla oldu. Yine de, Trump bunu Çin'e yardım etmek için yapmıyor, tamamen parti mücadelesi için. Bu olay, parti çekişmesinin neden ulusal çıkarlardan önce geldiğini ve parti çekişmesinin Çin tarih kitaplarında neden ulusal yıkımın bir işareti olarak görüldüğünü mükemmel bir şekilde göstermektedir. Pasta gittikçe büyüdüğünde, parti mücadelesi hala bir sınırı ve düşük yoğunluğu koruyabilir ve herkes önce yeni pastayı paylaşacaktır. Ancak ülke bir kez zayıfladığında, pasta büyük olmadığında ve yiyecek yeni bir pasta olmadığında, parti mücadelesi bir anda sayısız kez şiddetli olacaktır. Partizan mücadelesinin iki tarafı da iştahlarını tatmin etmek için birbirini yiyip bitirecek ve bu süreçte ulusal çıkarlar ciddi şekilde zarar görecektir. Devlet gücü zayıfladığında, yalnızca samimi bir birliktelik zorlu zamanlarla başa çıkma olanağı sunar; ancak her iki taraf için de en iyi seçim, parti mücadeleleridir ve bu tek seçenektir. Bu nedenle, parti mücadelelerinin yaşandığı ülkelerde, eğer devlet gücü zayıflarsa, çok kısa bir sürede çöküş yaşanır; tarihte bunun bir örneği bile yoktur. Modern çağda birçok küçük ülke, Amerika'nın iki partili sistemini örnek alarak kendi ülkelerini darmadağın etmişlerdir; bunun temel nedeni, Amerika'nın hızla yükselirken, bu küçük ülkelerin benzer bir durumda olmamaları ve yoğun parti mücadelelerine saplanıp kalmalarıdır. Ama hangi ülke kendisinin her zaman yükseliş içinde olacağını garanti edebilir ki? Bir gün ulusal güç zayıflayacaktır. Amerika'nın çıkarlarını yok etmektense, kendi parti mücadelesini kazanmayı sağlamak daha önemlidir; Trump'ın seçimi kaçınılmazdır ve Amerika bir gün bu yola girecektir. Sonuç olarak, dünyada Amerika'nın sistemini taklit eden o kadar çok küçük ülke var ki, çoktan deney sonuçlarını vermişlerdir; Çin tarih kitaplarında benzer kayıtlara da bolca rastlanmaktadır. Bu, kripto dünyası gibidir; piyasa bir kez kaosa düştüğünde, taraflar kendi çıkarları için durmadan çatıştıklarında, sonunda zarar gören yine bütün sektör ve piyasa katılımcıları olacaktır.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Parti mücadelesinin ateşi, Hollywood'a kadar ulaştı: Trump'ın tarife politikası arkasındaki parti mücadelesi, kripto dünyasını da etkiledi.
Parti mücadelesi yeniden alevleniyor, Trump Amerika'nın Hollywood filmlerine %100 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Trump, Amerika'nın ulusal güvenliğinin bir kez daha tehdit altında olduğunu savunuyor ve bu sefer tehdit kaynağının film olduğunu, yurt dışından gelen o filmler olduğunu belirtiyor.
5 Mayıs'ta, Trump, Ticaret Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilcisi'ne, yurtdışında üretilen ve ABD'ye giren tüm filmler için %100 gümrük vergisi uygulama sürecini derhal başlatma yetkisi verdi. Bu haber, adeta bir bombanın patlaması gibi, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Zira, ABD film pazarı her zaman Hollywood filmleri tarafından sıkı bir şekilde kontrol altında tutuluyordu; bilet satışlarının %90'ı Hollywood'un cebine girerken, diğer "yabancı filmler" ABD pazarında yalnızca birkaç kuruş alabiliyordu.
Ancak, Hollywood filmleri diğer ülkelerde büyük bir üstünlük sağlıyor; dünya genelinde gişe hasılatının %56'sı Hollywood filmleri tarafından elde ediliyor, bu da dünya genelindeki tüm ülkelerin gişe hasılatının %56'sı demek! Dünya sinema tarihinin en yüksek 50 gişe hasılatı arasında, Amerikan filmleri 49 koltuğu kaplıyor ve bu oran %98'e kadar çıkıyor; tek istisna ise Çin animasyon filmi "Ne Zha'nın Denizlerdeki Kaosu". Bu veriler, Amerikan filmlerinin dünya genelinde mutlak bir avantaja sahip olduğunu ve uzun zamandır Amerikan kültürünün yayılmasının önemli bir aracı olduğunu, Amerikan yumuşak gücünün önemli bir destekleyeni olduğunu açıkça gösteriyor.
Amerikan filmlerinin etkisi göz ardı edilemez; bu etkiyi oluşturmak için özel bir çaba sarf etmeye gerek yoktur. Bir kişi, küçük yaşlardan itibaren Amerikan filmleri izleyerek büyüdüğünde, Amerika’ya karşı olumsuz hisler beslemesi oldukça zordur. Eğer Amerikan filmleri, küçük detaylarla Amerika’nın büyüklüğünü ve iyiliğini ustaca vurguluyorsa, bu da etkisini kat kat artırır. Ancak Trump, Amerika’ya giren tüm yabancı yapımlara %100 gümrük vergisi koyarsa, diğer ülkelerin de karşılık olarak Amerikan filmlerine %100 gümrük vergisi koymasından korkmuyor mu? Böyle bir karşılıklı vergilendirme olursa, Amerika büyük bir kayba uğrayabilir.
Bilmek gerekir ki, sinema gişe hasılatı hizmet ticareti alanına aittir, Amerika bu alanda dünya çapında en büyük cari fazla veren ülkedir. Microsoft, Apple, Google gibi teknoloji devleri ve çeşitli fikri mülkiyet, her yıl Amerika'ya büyük kârlar kazandırmaktadır. Bir kez hizmet ticaretine gümrük vergisi uygulanması için bir örnek oluşturulursa, Amerika kesinlikle ağır kayıplar yaşayacaktır. Bu, kripto dünyası gibidir; piyasa kuralları bir kez ihlal edilirse, tüm tarafların menfaatleri ciddi şekilde etkilenecek ve piyasa düzeni karmaşaya sürüklenecektir.
Bu nedenle, yabancı filmlere gümrük vergisi uygulamak, Amerika için şüphesiz süper kötü bir seçimdir ve açıkça Amerika'nın çıkarlarına ciddi şekilde zarar vermektedir. Peki, Trump neden böyle bir şey yapıyor? Hemen sonuç çıkarmayın, çünkü Trump'ın zarar vermek istediği Amerika'nın çıkarları bundan çok daha fazlasıdır.
Dikkat edin, haber ifadesi tüm yabancı filmlere %100 gümrük vergisi uygulanmadığı anlamına gelmiyor, aksine "yurt dışında üretilen ve Amerika'ya giren filmler" için %100 gümrük vergisi uygulanıyor, vurgu "yurt dışında üretilen" kısmında, sadece "yurt dışı" kısmında değil. Bu, ABD Hollywood filmlerinin, eğer yurt dışında üretilmişse, %100 gümrük vergisi ödemesi gerektiği anlamına mı geliyor? Evet, Trump'ın düşündüğü tam olarak bu. Amerika'nın Hollywood filmlerinin, Amerika'nın bilet gelirlerinin %90'ını tek başına kazandığını çok iyi biliyor, geriye kalan %10'luk bilet gelirine gümrük vergisi uygulamanın pek bir anlamı yok. Bu yüzden, %100 gümrük vergisi uygulama hedefi belirli bir yabancı ülke değil, Amerika'nın kendi Hollywood filmleri; amacı, Hollywood filmlerini köşeye sıkıştırmak.
Maliyetleri düşürmek ve vergi teşviklerinden yararlanmak için, Amerikan filmlerinin yapım maliyetlerinin %70'i Amerika Birleşik Devletleri dışında, özellikle İngiltere, Avustralya ve Kanada başta olmak üzere Beş Göz İttifakı'nın diğer Dört Göz ülkelerinde harcanmaktadır. Trump'ın politikasına göre, tüm Hollywood filmleri, Hollywood filmi olup olmadıklarına bakılmaksızın yüzde 100 tarifelere tabi olarak "Amerika Birleşik Devletleri'ne yurtdışında yapılan filmler" olarak sınıflandırılacaktı. ABD'de çekim maliyetinin en fazla yüzde 30'u vergiden muaftır, ancak kalan yüzde 70'ten kaçış yapılamaz.
Bu, Trump'ın yanlış hedef alması değil, bilerek yaptığı bir eylem. Trump sosyal medyada açıkça şunları söyledi: "Diğer ülkeler, çeşitli teşviklerle 'Amerikalı film yapımcılarını ve stüdyolarını Amerika'dan çekiyorlar'. Bu nedenle Hollywood 'büyük bir darbe aldı', Amerikan sinema endüstrisi 'hızla çöküyor' ve bu durum Amerika için 'ulusal güvenlik tehdidi' oluşturuyor." Bu ifade, bu gümrük politikasını belirlemedeki amacını açıkça ortaya koyuyor, yani Amerikan Hollywood filmlerine yönelik olduğu, kesinlikle yanlış hedef almadığı.
Amerikan Hollywood filmleri, çekim ve üretimi Asya, Afrika ve Latin Amerika bölgelerine kaydırmadı; çoğu prodüksiyon İngiltere, Avustralya ve Kanada bölgelerinde yapılıyor. Bu bölgelerdeki yaşam ve maaş seviyeleri Amerika ile aynı seviyede değil; Hollywood'un burada film çekmeyi tercih etmesinin ana nedeni, politik avantajlardan yararlanabilmeleridir. Bu bölgeler avantajlar sunmaya istekli, çünkü sundukları avantajlar sonrasında hâlâ kâr elde edebiliyorlar. Başka bir deyişle, Trump, İngiltere, Avustralya ve Kanada ile aynı avantajları sunmaya istekli olduğu sürece, Hollywood'un prodüksiyonlarını Amerika'ya geri çekebilir; yatırım ve istihdam da geri dönecektir. Neden %100 gümrük vergisi gibi Amerika'nın çıkarlarına ciddi şekilde zarar veren bir yöntem seçilsin ki?
Aslında, Trump bunu yaparken Hollywood'un yapımını Amerika'ya geri getirmek istemiyor, tamamen Hollywood'u hedef alıyor. Hollywood nedir? Amerika'nın aşırı solun ana kalesidir, içindeki herkes neredeyse katı birer Demokrat'tır ve Trump'ın en büyük düşmanıdır. Hollywood'un çıkarları belki Amerika'nın çıkarlarıdır, ama kesinlikle Trump'ın çıkarları değildir.
Ayrıca, Hollywood Kaliforniya'da bulunuyor, bu da Amerika'nın en derin mavi eyaleti, Demokrat Parti'nin demir oy deposu ve Amerika'nın Trump'a en çok karşı çıkan yeri. Bu sefer Trump gümrük savaşı başlattığında, Kaliforniya sadece karşı çıkmakla kalmadı, aynı zamanda Amerika genelinde karşı çıkanların başını çekti. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom bir röportajda açıkça "Kaliforniya Amerika Birleşik Devletleri değildir" diyerek, değerlerinin mevcut Beyaz Saray sahibinden tamamen farklı olduğunu vurguladı. Kaliforniya, gümrük politikası konusunda ABD federal hükümetine dava açarak, gümrük politikasını kötüye kullandığını ve yasadışı olduğunu iddia etti. Ayrıca, Kaliforniya, "eşit gümrük vergisi" ile karşılaşan ülkeleri, karşı tedbir alırken Kaliforniya ürünlerine muafiyet tanımaya çağırarak, Kaliforniya ekonomisine olan etkisini azaltmayı önerdi ve Çin de dahil olmak üzere tüm ticaret ortaklarına "kapılarını açma" vurgusu yaptı. Küresel ticaretin sıfır toplamlı bir oyun olmadığını, karşılıklı bağımlılık olduğunu düşündüğünü belirtti. Kısacası, Kaliforniya, Trump'ın gümrük politikalarına karşı güçlü bir şekilde çıkıyor ve emirleri kabul etmiyor!
Kaliforniya bunu yaparken sadece kendi çıkarlarıyla ilgili olduğu için değil, aynı zamanda Demokrat Parti'ye yarar sağladığı ve Cumhuriyetçi Parti'ye zarar verdiği için yapıyor. Kaliforniya burada bir parti mücadelesi yürütüyor ve kritik konularda Trump'ın ayaklarını kaydırmaya çalışıyor. Doğru ya da yanlış, Trump'ın savunduğu her şeye karşı çıkıyorlar, hele ki Trump'ın bu seferki tavrı gerçekten Kaliforniya'nın çıkarlarına ciddi şekilde zarar verdi.
Kaliforniya böyle davrandığı için, Trump doğal olarak kibar olmayacak, bu sadece partizan bir anlaşmazlık, kim istemez ki? Kaliforniya'daki Hollywood, her yıl Kaliforniya'ya çok fazla kar getiriyor ve çekim ve prodüksiyon maliyetlerinin %70'i de Amerika Birleşik Devletleri dışındaki Birleşik Krallık, Avustralya ve Kanada'ya yerleştiriliyor. Trump doğrudan% 100 tarife bayrağını kaldırdı ve resmi sebep hala Amerikan filmlerini "korumak" gibi görünüyor. Ancak bu hamlenin sonucu kaçınılmaz olarak Amerikan Hollywood filmlerini sert bir şekilde vurmak olacak ve Kaliforniya ekonomisi ve Amerikan ekonomisi de ciddi şekilde zarar görecektir.
Sonuçta, dünya genelindeki sinema gişelerinin %56'sı Amerikan Hollywood'undan gelmektedir; diğer ülkeler kendi film gişelerini katkıda bulunsa da, sadece Amerikan film gişesinden küçük bir pay alabilmektedirler. Eğer bu durum sarsılır ve hedef alınırsa, Hollywood ağır bir kayıp yaşayacaktır. Hollywood'un %70'lik yapımını yurt dışında gerçekleştirmesine rağmen, bu yapımların çoğu İngiltere, Avustralya ve Kanada bölgelerinde yer almaktadır; bu da Amerika'nın müttefiklerini çekmesi açısından faydalıdır. Ayrıca, Hollywood tüm karı Amerika'ya geri getiriyor; kar Amerika'da kaldığı sürece, bu Amerika ekonomisine yardımcı olur ve döngüye girdiğinde tüm ekonomi canlanır. İlk fayda sağlayan kesinlikle Kaliforniya'dır, fakat Kaliforniya ve Amerika bir bütün olduğu için, Kaliforniya'nın yararları yavaş yavaş Amerika'nın dört bir yanına, kırmızı boyunların bulunduğu paslı eyaletlere kadar yayılacaktır.
Film, Amerika'nın güçlü bir sektörü ve yüksek kâr marjlarına sahip bir sektördür, ayrıca Amerika'nın mevcut yaşam standartlarını destekleyen önemli bir direklerden biridir. Bu nedenle, Trump'ın filmlere %100 gümrük vergisi getirme politikası, ne Amerika'nın çıkarları ne de Amerikan filmleri içindir; tamamen parti çatışması içindir, sadece Kaliforniya'ya bir ders vermek ve Kaliforniya ile Demokratları korkutmak için gösteriş yapmak içindir.
Bu politikanın bir emsal oluşturmasıyla birlikte, ABD'nin genel hizmet ticareti fazlası etkilenebilir, diğer ülkeler tarafından hedefli gümrük vergileri uygulanabilir ve Trump bunu umursamıyor. Çünkü ABD'nin neredeyse tüm hizmet ticareti fazlası, Demokrat Parti'ye yakın olan işletmeler tarafından kazanılıyor, bu alan doğal olarak derin mavi. Yani, kaybetmek ya da kazanç sağlamak Trump'la ilgili değil, hatta kaybetmek daha iyi.
Hollywood son yıllarda yavaş yavaş çürüyüp çöküyor, film kalitesi her yıl daha da kötüleşiyor, egemenliği tehlikede. Trump tekrar böyle bir hamle yaparsa, Hollywood'un film kalitesi doğrudan çökebilir. Trump'ın hedefi haline geldiği için bu işin sonu gelmeyecek, Hollywood'un bir bedel ödemeden bu meseleyi yatıştırması mümkün değil. Üretim maliyetlerinin artması veya kârların düşmesi, zaten kötü bir durumda olan Hollywood için durumu daha da kötüleştiriyor, iyi eserler çıkarmak da daha zor hale geliyor.
Hollywood'un küresel kültürel egemenliğini sarsmak için Çin, son yıllarda sayısız yöntem denedi. 2025 yılında "Ne Zha'nın Şeytani Çocuğu Denizleri Karıştırması" piyasaya sürüldüğünde, ancak o zaman kısmen bir karşı saldırı yapabilmişti. Ancak Trump'ın bu hamlesi, doğrudan Hollywood'un altını oydu ve Hollywood'a olan etkisi, "Ne Zha'nın Şeytani Çocuğu Denizleri Karıştırması"ndan on kat, yüzyüz kat daha fazla oldu. Yine de, Trump bunu Çin'e yardım etmek için yapmıyor, tamamen parti mücadelesi için.
Bu olay, parti çekişmesinin neden ulusal çıkarlardan önce geldiğini ve parti çekişmesinin Çin tarih kitaplarında neden ulusal yıkımın bir işareti olarak görüldüğünü mükemmel bir şekilde göstermektedir. Pasta gittikçe büyüdüğünde, parti mücadelesi hala bir sınırı ve düşük yoğunluğu koruyabilir ve herkes önce yeni pastayı paylaşacaktır. Ancak ülke bir kez zayıfladığında, pasta büyük olmadığında ve yiyecek yeni bir pasta olmadığında, parti mücadelesi bir anda sayısız kez şiddetli olacaktır. Partizan mücadelesinin iki tarafı da iştahlarını tatmin etmek için birbirini yiyip bitirecek ve bu süreçte ulusal çıkarlar ciddi şekilde zarar görecektir.
Devlet gücü zayıfladığında, yalnızca samimi bir birliktelik zorlu zamanlarla başa çıkma olanağı sunar; ancak her iki taraf için de en iyi seçim, parti mücadeleleridir ve bu tek seçenektir. Bu nedenle, parti mücadelelerinin yaşandığı ülkelerde, eğer devlet gücü zayıflarsa, çok kısa bir sürede çöküş yaşanır; tarihte bunun bir örneği bile yoktur. Modern çağda birçok küçük ülke, Amerika'nın iki partili sistemini örnek alarak kendi ülkelerini darmadağın etmişlerdir; bunun temel nedeni, Amerika'nın hızla yükselirken, bu küçük ülkelerin benzer bir durumda olmamaları ve yoğun parti mücadelelerine saplanıp kalmalarıdır.
Ama hangi ülke kendisinin her zaman yükseliş içinde olacağını garanti edebilir ki? Bir gün ulusal güç zayıflayacaktır. Amerika'nın çıkarlarını yok etmektense, kendi parti mücadelesini kazanmayı sağlamak daha önemlidir; Trump'ın seçimi kaçınılmazdır ve Amerika bir gün bu yola girecektir. Sonuç olarak, dünyada Amerika'nın sistemini taklit eden o kadar çok küçük ülke var ki, çoktan deney sonuçlarını vermişlerdir; Çin tarih kitaplarında benzer kayıtlara da bolca rastlanmaktadır. Bu, kripto dünyası gibidir; piyasa bir kez kaosa düştüğünde, taraflar kendi çıkarları için durmadan çatıştıklarında, sonunda zarar gören yine bütün sektör ve piyasa katılımcıları olacaktır.