Belirsizlik Paradoksu: Kripto Varlıkların Bölünmüş Dünyada Artan Riskten Korunma Rolü

Yazı: Lily Z.King

Son birkaç ayda, küresel finansal sistemde köklü değişiklikler yaşandı ve dijital varlıkların giderek artan önemini vurguladı. ABD Bitcoin spot ETF'sinin (yatırımcıların Bitcoin'e dolaylı olarak yatırım yapmalarına izin veren borsa yatırım fonu) büyüklüğü patlama yaşadı ve varlık yönetim büyüklüğü 120 milyar doları aştı; bu veri yatırımcı davranışındaki büyük bir dönüşümü yansıtıyor.

Aynı zamanda, stablecoin işlem hacmi geçen yıl 27 trilyon doların üzerine çıkarak Visa ve Mastercard'ın toplam işlemlerini aştı. Asya'da, Hong Kong gibi bazı yargı bölgeleri, borsa lisansları vererek, sabit paralar için düzenleyici bir çerçeve geliştirerek ve kripto ETF'lerini onaylayarak kendilerini dijital varlık ekonomisi için bölgesel merkezler haline getirmede öncülük etti.

Bunlar münferit olaylar değildir ve ekonomik parçalanma ve artan belirsizlik çağında kripto para birimlerinin fayda değerinin daha geniş bir yeniden değerlendirmesini yansıtır. Buna "belirsizlik paradoksu" diyebiliriz: dijital varlıklar spekülasyonun sınırlarından ana akıma geçiyor ve beklenmedik bir şekilde sistemik riske karşı bir koruma haline geliyor.

Ülkelerin hükümetleri ticaret ve sermaye akışı engelleri koyarken, blockchain gizlice küresel fon akışını destekleyen bir "otoyol" inşa ediyor. Altın hala geleneksel anlamda bir güvenli liman varlığıdır, ancak birkaç dakika içinde sınır ötesi işlemleri tamamlayamaz ve kriz anında finansal sistem kısıtlamalarını aşamaz.

Yatırımcıların Bitcoin spot ETF'lerine verdiği coşkulu tepki, "dijital altın" kavramının çekiciliğini gösteriyor. ABD'li düzenleyiciler geçen yıl Ocak ayında bu tür ürünleri onayladığında, birçok şüpheci ılık bir piyasa tepkisi öngördü. Ancak gerçek şu ki, BlackRock'ın iShares Bitcoin Trust'ı (IBIT), yönetimi altındaki 65 milyar doların üzerinde varlıkla hızla büyüdü ve onu dünyanın en büyük Bitcoin spot ETF'si haline getirdi.

"Dijital altın" anlatısının ötesinde, kripto para birimlerinin gerçekten devrim niteliğindeki önemi, geleneksel finansal aracılardan bağımsız yeni bir finansal sistem inşa etme yeteneklerinde yatmaktadır. Bu sistemin kalbinde bir stablecoin bulunur: ABD doları gibi fiat para birimlerine sabitlenmiş bir blok zinciri tokeni.

Stablecoin piyasası, 2019'daki 2 milyar dolardan hızla 200 milyar dolardan fazla bir dolaşım hacmine genişleyerek, yerel para birimleri istikrarsız olan veya sınır ötesi para akışlarının kısıtlandığı piyasalarda vazgeçilmez bir finansal araç haline geldi.

İş dünyası bu trendi keskin bir şekilde fark etti. Geçen Ekim ayında, Visa, bankaların fiat para destekli dijital tokenleri çıkarmasına ve yönetmesine yardımcı olmak için "Visa Tokenized Asset Platform"u tanıttı; geçen ay ise finansal teknoloji şirketi Stripe, gelişen pazarlarda stabilcoin ödeme çözümlerini test etmeye başladı, böylece işletmelerin dijital tokenler aracılığıyla dolar elde etmelerini kolaylaştırdı. Mastercard da stabilcoin işlemlerini destekleyen yeni bir özellik sundu.

Kripto para birimlerinin hem bir hedge aracı hem de yenilikçi bir platform olarak çift rolü, Hong Kong'da en iyi şekilde ortaya konmuştur. Çok kısa bir süre içinde, Hong Kong temkinli bir izleyiciden, dünya çapında kripto para düzenlemeleri ve uygulamaları alanında öncü bir konuma dönüşmüştür.

2020 yılından bu yana, Hong Kong Menkul Kıymetler ve Vadeli İşlemler Komisyonu (SFC), 10 sanal varlık ticaret platformuna lisans vererek bireysel yatırımcılar ve kurumların kripto para ticaretini denetim kapsamına almıştır. Hong Kong Maliye Sekreteri Paul Chan'ın yakın zamanda bir Web3 etkinliğinde belirttiği gibi, bu adım hem Hong Kong'un "gelişen dijital varlık ekosistemini" inşa etme stratejisiyle uyumludur hem de yatırımcı koruma mekanizmasını güçlendirmektedir.

19 Şubat 2025 tarihinde Hong Kong Mali Sekreteri Paul Chan Mo-po, Coindesk'in ev sahipliğinde Hong Kong Kongre ve Sergi Merkezi'nde düzenlenen Consensus konferansının açılış törenine katıldı. Bu, kripto endüstrisinin ağır siklet konferansının beş yıldır ilk kez Amerika Birleşik Devletleri dışında düzenlenmesidir.

Hong Kong çok yönlü ve pragmatik bir yaklaşım benimsemiştir. Geçen yıl Nisan ayında Hong Kong, Bitcoin ve Ethereum spot ETF'lerini başlatan dünyadaki ilk yargı bölgelerinden biri oldu. Geçen yıl Aralık ayında Hong Kong hükümeti, itibari paraya sabitlenmiş stablecoin ihraççılarının yeterli rezerv bulundurmasını ve kullanıcıların itfa haklarını korumasını gerektiren bir stablecoin yasa tasarısı sunarak dünyanın en gelişmiş stablecoin düzenleyici çerçevelerinden birini oluşturdu.

Geçen yılın Kasım ayının sonunda, Hong Kong'un Finansal Hizmetler ve Hazine Bürosu, riskten korunma fonlarının, özel sermaye fonlarının ve aile ofislerinin kripto para birimleri ve diğer alternatif varlıklardan elde edilen kazançlar üzerindeki vergilerden muaf tutulmasını öneren bir danışma belgesi yayınladı ve Çin ile Batı arasındaki gerilimlerin ortasında Hong Kong'u bir dijital varlık merkezi olarak kurmaya yönelik stratejik niyeti açıkça ortaya koydu.

Bu gelişim ivmesi bu yıl devam ediyor. 2025 Şubat'ında, Hong Kong Menkul Kıymetler ve Vadeli İşlemler Komisyonu (SFC) sanal varlık sektörünün gelişimini ve güvenliğini daha da teşvik etmeyi amaçlayan 12 önlem içeren bir düzenleyici yol haritası yayınladı. Bu yol haritası, tezgah üstü ticaret (OTC) ve kripto varlık saklama lisans sisteminin yanı sıra sanal varlık hizmet sağlayıcıları için daha kapsamlı bir sigorta ve tazminat mekanizmasını içermektedir.

Hong Kong örneğinin özellikle önemli olmasının nedeni, çift stratejik değeri içermesidir. Öncelikle, güçlü bir dijital varlık endüstrisi geliştirmek, küresel finansal parçalanma ve belirsizliklere karşı bir finansal hedge aracı olarak kullanılabilirken, Hong Kong'un büyük güçlerin siyasi etkisine maruz kalabilecek geleneksel bankacılık sistemine olan bağımlılığını azaltmaktadır. Eğer gelecekte uluslararası finansal sistemde cepheleşme olursa, Hong Kong, stabilcoinler de dahil olmak üzere kripto para altyapısına dayanarak, sermaye akışları için bir kanal sağlamaya devam edebilir.

İkincisi, dijital varlık sektörünün gelişimi, finansal yenilik ve uzun vadeli rekabet gücünü artırmanın önemli bir motoru haline gelmiştir. Hong Kong, yalnızca dünyanın ilk hükümet destekli tokenleştirilmiş yeşil tahvilini çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda merkez bankası dijital para biriminin gelişim yolunu keşfetmek için e-HKD pilot projesini de başlatmıştır. Bu arada, yerel bankalar ve finansal teknoloji şirketleri, kredi, ticari finansman ve uzlaşma gibi senaryolarında blok zinciri uygulamalarını aktif olarak denemektedir.

Küresel bir ittifak yapısının hızla değiştiği bir çağda, Hong Kong'un kripto para birimlerine yönelik stratejisi sadece bir risk yönetimi değil, aynı zamanda gelecekteki finansal liderlik pozisyonuna yönelik stratejik bir yatırımdır.

Küresel ekonominin giderek parçalanması, gümrük engellerinin artması ve geleneksel ittifakların sarsılmasıyla birlikte, piyasada sınır tanımayan, tarafsız finansal araçlara olan talep de hızlı bir şekilde artmaktadır. 2008 küresel mali krizi bağlamında ortaya çıkan kripto varlıklar, işte bu belirsizlik dolu döneme yanıt vermek için tasarlanmıştır.

Bir sonraki finansal şok - ister bir para birimi krizi, ister veri kanallarının ablukası veya ödeme ağlarının silahlandırılması olsun - bu alternatif finansal kanalların olgunluğunu test edecek. Ancak işaretler ortaya çıkıyor: sermaye girişleri hızlanıyor, kurumlar uyum sağlıyor ve Hong Kong gibi düzenleyici öncüler bilinçli olarak ilerliyor.

Belki de tarihi rezerv varlıklarının yeniden yapılandırılmasının başlangıcındayız. Bu, doları ikame etmek için değil, sınırlamalarını dengelemek için - alçakgönüllü bir şekilde ilerleyen ve yavaş yavaş ana akıma doğru giden bir alternatif.