Yaşamsal Para Yatırım Uyuşmazlıklarında Sivil ve Ceza Sınırları
Son yıllarda, ülkemizdeki Yaşamsal Para düzenleme politikaları giderek netleşti. 2021'deki "9.24 bildirimi"nin yayımlanmasından bu yana, genel bir uzlaşma sağlandı: Ülkemiz, vatandaşların Yaşamsal Para ve türevlerine yatırım yapmalarını yasaklamıyor; ancak kamu düzenine ve ahlaka aykırı bir durum söz konusu olursa, hukuk bunu korumaz ve riskler bireye aittir. Aynı zamanda, Yaşamsal Para yasal bir para birimi statüsüne sahip olmadığından, piyasada para olarak dolaşmamalıdır.
Bu, yargı pratiğinde bazı zorluklara yol açtı. Bir yandan, medeni mahkemeler, Yaşamsal Para ile ilgili anlaşmazlıkların kaydedilmesinde giderek daha temkinli davranıyor; diğer yandan, ceza soruşturmalarının kanıt standartları oldukça yüksek. Ancak, yargı organlarının ana akım Yaşamsal Para'nın mülkiyet niteliğini tanıma oranı giderek artmakta ve bazen tartışmalı kararlar bile ortaya çıkabilmektedir.
Bu makale, bir somut örnek üzerinden, Yaşamsal Para yatırım ihtilaflarında "medeni ihtilaf" ile "ceza suçu" arasındaki sınırları tartışacaktır.
I. Davanın Özeti
Guangdong Eyaleti Foshan Şehri Orta Mahkemesi'nde bir kamuya açık dava örneğinde, dava durumu kabaca şöyle:
2022 Mayıs ile Haziran arasında, sanık yatırım projeleri uydurarak yüksek getiri vaadinde bulunmuş ve birçok mağduru yatırım yapmaya ikna etmiştir. Toplamda yaklaşık 2.5 milyon RMB (aralarında 500.000 RMB değerinde USDT de bulunmaktadır) yatırım almıştır. Sanık, bu fonların çoğunu kişisel harcamalar ve borç ödemek için kullanmıştır. Vaadini yerine getiremeyen sanık hakkında mağdurlar şikayette bulunmuştur.
Mahkeme, sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğine karar verdi ve 11 yıl hapis cezası verdi. İtiraz sonrasında, temyiz mahkemesi ilk kararı onadı.
Sanık ve avukatı aşağıdaki görüşleri sunmaktadır:
Sanık ile mağdur arasında bir özel borç ilişkisi vardır;
Kanıtlar, sanığın 50.000 CNY eşdeğeri Yaşamsal Para aldığına dair yeterli değildir.
Bu görüşler mahkeme tarafından benimsenmemiştir.
Dikkate değer olan, mahkemenin sanığın aldığı USDT'yi doğrudan "ödeme" olarak tanımlamasıdır; bu nitelik tartışmalıdır. Teknik olarak, vatandaşların yasal para ile sanal para satın alıp yatırım kaybına uğraması, yasal olarak korunmaz. Ancak, sanal para başkaları tarafından dolandırıcılığa uğrarsa, yasal koruma almalı mı? Mevcut yargı pratiği, ana akım sanal paralara belirli bir koruma sağlamaya eğilimlidir, ancak medeni yatırım ile cezai suç arasındaki sınırın net bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
"Ticari uyuşmazlık" ve "ceza dolandırıcılığı" arasındaki temel fark, faillerin öznel olarak yasadışı kazanma kastına sahip olup olmadığı ve nesnel olarak dolandırıcılık eylemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğidir.
Bu davada, mahkeme sanığın dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair ana dayanaklar şunlardır:
Sanık, yatırım tutarının bir kısmını eski borçları ödemek için kullandığını kabul etti;
Sanık, bazı fonları kredi verme ve Yaşamsal Para yatırımı için kullandığını kabul etti;
Banka hareketleri, sanığın 1.000.000 yuanlık bir yatırım aldıktan sonra hızla bir Mercedes sedan satın aldığını göstermektedir;
Sanık yatırım alırken zaten borç içinde ve mülkü yoktu;
Sanığın aylık geliri araç kredisini ödemek için yeterli değil, bu nedenle gelir gideri karşılamıyor;
Sanık, mağdurun tazminat talebiyle başa çıkmak için sahte Yaşamsal Para transfer kayıtları düzenledi ve olaydan önce hâlâ aktif bir şekilde fon toplayarak borç ödemedi.
Bu faktörleri bir araya getiren mahkeme, sanığın dolandırıcılık eyleminde bulunduğunu tespit etti. Pratikte, tek bir faktör dolandırıcılığı belirlemek için yeterli olmayabilir, ancak birden fazla faktörün bir araya gelmesi durumunda itiraz etmek oldukça zordur. Sanığın, mağdurun parasını gerçekten yatırım yapmak için kullandığını kanıtlaması dışında.
Üç, Mahkeme Tespiti: Yaşamsal Para dolandırıcılık nesnesi olarak kullanılabilir
Bu davada, bir mağdur 50.000 yuan değerindeki USDT'yi transfer etti ve mahkeme bunu bir yatırım "miktarı" olarak değerlendirdi. Savunma avukatı, sanığın bu sanal parayı aldığına dair bir kanıt gösterilemeyeceğini sorgulasa da, mahkeme WeChat sohbet kayıtları ve sanığın ifadesine dayanarak bu gerçeği kabul etti.
Mahkeme, Yaşamsal Paranın yönetim olasılığı, transfer olasılığı ve değeri olduğunu, dolandırıcılık suçunun suç nesnesi olarak kullanılabileceğini değerlendirmiştir. Bu nedenle, sanığın 50.000 Yuan değerinde USDT dolandırıcılığı yaptığına karar verilmiştir.
Dört, Pratik Yargı: Yatırımcı dolandırıldıysa, bu mutlaka bir dolandırıcılık mıdır?
Yaşamsal Para yatırımı anlaşmazlıklarında, tüm kayıplar dolandırıcılık suçu oluşturmamaktadır. Ceza ve medeni hukukun sınırları yasal standartlarla belirlenmelidir. Adli uygulamada, dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmadığını belirlerken genellikle aşağıdaki faktörler dikkate alınır:
Faillerin "yasa dışı sahip olma amacı" var mı?
Bu, dolandırıcılık suçunun öznel bileşenleridir. Anahtar, faillerin başlangıçtan itibaren başkalarının mülkünü yasadışı olarak ele geçirme niyetinde olup olmadığını belirlemekte yatmaktadır.
Herhangi bir sahte gerçeğin veya gerçeğin gizlenmesinin durumu var mı?
Bu, dolandırıcılık suçunun nesnel unsurlarıdır ve Yaşamsal Para alanında özellikle tipiktir, örneğin sahte platformlar oluşturmak, asılsız bilgiler beyan etmek gibi.
Mağdur "yanlış anlamaya dayanarak mülkü devretmiş midir"?
Mağdurun yanıltılarak yatırım kararı alıp almadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu, dolandırıcılık ile medeni uyuşmazlıkları ayırt etmenin anahtarıdır.
Fon akışları ve kullanımları gerçek mi, yasal mı?
Fonların izlenmesi, "yasadışı sahiplenme" değerlendirmesini güçlendirebilir. Fonlar gerçek proje yatırımlarında kullanılıyorsa, daha fazla ihtimalle medeni bir anlaşmazlık olarak değerlendirilebilir.
Beş, Sonuç
Yaşamsal Para yatırım alanında fırsatlar ve riskler iç içe geçmiş durumda. Adli uygulamalardan görüldüğü üzere, ilgili uyuşmazlıklar "sivil ve cezaî karmaşası" karmaşık bir eğilim sergilemektedir. Yatırımcılar için risk bilincini artırmak ve temkinli kararlar almak önemlidir; zararlarla karşılaşıldığında ise hak arama yollarını rasyonel bir şekilde değerlendirmek gerekmektedir.
Sanal dünya soyut olsa da, hukuki standartlar belirsiz olmamalıdır. Sadece düzenlemelerle ilerleyerek, teknolojik gelişim ile hukuk güvenliğinin dinamik dengesini sağlamak mümkündür.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
8 Likes
Reward
8
7
Share
Comment
0/400
TrustMeBro
· 18h ago
Gri alanda insanlar yatıyor.
View OriginalReply0
PessimisticOracle
· 08-04 18:28
Kesilemeyen sınırlar sonunda bir grup insanı zor duruma sokacaktır.
View OriginalReply0
not_your_keys
· 08-04 18:28
dipten satın al, tepeden alma. Risk yönetimi, para kazanmanın yoludur.
View OriginalReply0
GetRichLeek
· 08-04 18:25
Kazanç ve zarar aynı kaynaktan gelir, zarar akıl verir. Tüm pozisyonla dipten satın al, asla güvenmeyin.
Yaşamsal Para yatırımı uyuşmazlıklarında medeni ve ceza sınırlarının analizi
Yaşamsal Para Yatırım Uyuşmazlıklarında Sivil ve Ceza Sınırları
Son yıllarda, ülkemizdeki Yaşamsal Para düzenleme politikaları giderek netleşti. 2021'deki "9.24 bildirimi"nin yayımlanmasından bu yana, genel bir uzlaşma sağlandı: Ülkemiz, vatandaşların Yaşamsal Para ve türevlerine yatırım yapmalarını yasaklamıyor; ancak kamu düzenine ve ahlaka aykırı bir durum söz konusu olursa, hukuk bunu korumaz ve riskler bireye aittir. Aynı zamanda, Yaşamsal Para yasal bir para birimi statüsüne sahip olmadığından, piyasada para olarak dolaşmamalıdır.
Bu, yargı pratiğinde bazı zorluklara yol açtı. Bir yandan, medeni mahkemeler, Yaşamsal Para ile ilgili anlaşmazlıkların kaydedilmesinde giderek daha temkinli davranıyor; diğer yandan, ceza soruşturmalarının kanıt standartları oldukça yüksek. Ancak, yargı organlarının ana akım Yaşamsal Para'nın mülkiyet niteliğini tanıma oranı giderek artmakta ve bazen tartışmalı kararlar bile ortaya çıkabilmektedir.
Bu makale, bir somut örnek üzerinden, Yaşamsal Para yatırım ihtilaflarında "medeni ihtilaf" ile "ceza suçu" arasındaki sınırları tartışacaktır.
I. Davanın Özeti
Guangdong Eyaleti Foshan Şehri Orta Mahkemesi'nde bir kamuya açık dava örneğinde, dava durumu kabaca şöyle:
2022 Mayıs ile Haziran arasında, sanık yatırım projeleri uydurarak yüksek getiri vaadinde bulunmuş ve birçok mağduru yatırım yapmaya ikna etmiştir. Toplamda yaklaşık 2.5 milyon RMB (aralarında 500.000 RMB değerinde USDT de bulunmaktadır) yatırım almıştır. Sanık, bu fonların çoğunu kişisel harcamalar ve borç ödemek için kullanmıştır. Vaadini yerine getiremeyen sanık hakkında mağdurlar şikayette bulunmuştur.
Mahkeme, sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğine karar verdi ve 11 yıl hapis cezası verdi. İtiraz sonrasında, temyiz mahkemesi ilk kararı onadı.
Sanık ve avukatı aşağıdaki görüşleri sunmaktadır:
Bu görüşler mahkeme tarafından benimsenmemiştir.
Dikkate değer olan, mahkemenin sanığın aldığı USDT'yi doğrudan "ödeme" olarak tanımlamasıdır; bu nitelik tartışmalıdır. Teknik olarak, vatandaşların yasal para ile sanal para satın alıp yatırım kaybına uğraması, yasal olarak korunmaz. Ancak, sanal para başkaları tarafından dolandırıcılığa uğrarsa, yasal koruma almalı mı? Mevcut yargı pratiği, ana akım sanal paralara belirli bir koruma sağlamaya eğilimlidir, ancak medeni yatırım ile cezai suç arasındaki sınırın net bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
İki, "Sivil Uyuşmazlık"tan "Ceza Dolandırıcılığı"na: Belirleme Kriterleri Nedir?
"Ticari uyuşmazlık" ve "ceza dolandırıcılığı" arasındaki temel fark, faillerin öznel olarak yasadışı kazanma kastına sahip olup olmadığı ve nesnel olarak dolandırıcılık eylemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğidir.
Bu davada, mahkeme sanığın dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair ana dayanaklar şunlardır:
Bu faktörleri bir araya getiren mahkeme, sanığın dolandırıcılık eyleminde bulunduğunu tespit etti. Pratikte, tek bir faktör dolandırıcılığı belirlemek için yeterli olmayabilir, ancak birden fazla faktörün bir araya gelmesi durumunda itiraz etmek oldukça zordur. Sanığın, mağdurun parasını gerçekten yatırım yapmak için kullandığını kanıtlaması dışında.
Üç, Mahkeme Tespiti: Yaşamsal Para dolandırıcılık nesnesi olarak kullanılabilir
Bu davada, bir mağdur 50.000 yuan değerindeki USDT'yi transfer etti ve mahkeme bunu bir yatırım "miktarı" olarak değerlendirdi. Savunma avukatı, sanığın bu sanal parayı aldığına dair bir kanıt gösterilemeyeceğini sorgulasa da, mahkeme WeChat sohbet kayıtları ve sanığın ifadesine dayanarak bu gerçeği kabul etti.
Mahkeme, Yaşamsal Paranın yönetim olasılığı, transfer olasılığı ve değeri olduğunu, dolandırıcılık suçunun suç nesnesi olarak kullanılabileceğini değerlendirmiştir. Bu nedenle, sanığın 50.000 Yuan değerinde USDT dolandırıcılığı yaptığına karar verilmiştir.
Dört, Pratik Yargı: Yatırımcı dolandırıldıysa, bu mutlaka bir dolandırıcılık mıdır?
Yaşamsal Para yatırımı anlaşmazlıklarında, tüm kayıplar dolandırıcılık suçu oluşturmamaktadır. Ceza ve medeni hukukun sınırları yasal standartlarla belirlenmelidir. Adli uygulamada, dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmadığını belirlerken genellikle aşağıdaki faktörler dikkate alınır:
Faillerin "yasa dışı sahip olma amacı" var mı? Bu, dolandırıcılık suçunun öznel bileşenleridir. Anahtar, faillerin başlangıçtan itibaren başkalarının mülkünü yasadışı olarak ele geçirme niyetinde olup olmadığını belirlemekte yatmaktadır.
Herhangi bir sahte gerçeğin veya gerçeğin gizlenmesinin durumu var mı? Bu, dolandırıcılık suçunun nesnel unsurlarıdır ve Yaşamsal Para alanında özellikle tipiktir, örneğin sahte platformlar oluşturmak, asılsız bilgiler beyan etmek gibi.
Mağdur "yanlış anlamaya dayanarak mülkü devretmiş midir"? Mağdurun yanıltılarak yatırım kararı alıp almadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu, dolandırıcılık ile medeni uyuşmazlıkları ayırt etmenin anahtarıdır.
Fon akışları ve kullanımları gerçek mi, yasal mı? Fonların izlenmesi, "yasadışı sahiplenme" değerlendirmesini güçlendirebilir. Fonlar gerçek proje yatırımlarında kullanılıyorsa, daha fazla ihtimalle medeni bir anlaşmazlık olarak değerlendirilebilir.
Beş, Sonuç
Yaşamsal Para yatırım alanında fırsatlar ve riskler iç içe geçmiş durumda. Adli uygulamalardan görüldüğü üzere, ilgili uyuşmazlıklar "sivil ve cezaî karmaşası" karmaşık bir eğilim sergilemektedir. Yatırımcılar için risk bilincini artırmak ve temkinli kararlar almak önemlidir; zararlarla karşılaşıldığında ise hak arama yollarını rasyonel bir şekilde değerlendirmek gerekmektedir.
Sanal dünya soyut olsa da, hukuki standartlar belirsiz olmamalıdır. Sadece düzenlemelerle ilerleyerek, teknolojik gelişim ile hukuk güvenliğinin dinamik dengesini sağlamak mümkündür.